Hz.
Yahya (a.s)’m, Kur’ân-i Kerîm’de Zikredilmesi:
Ehli
Kitaba Göre Vaftizin Anlamı:
Hz. YAHYA (A.S)
“Ey Yahya! Kitab
(Tevrat) ‘a kuvvetle sarıl’ (dedik). Henüz daha olgunluk çağında iken ona,
hikmet (peygamberlik) verdik Tarafımızdan ona, kalp yumuşaklığı ve temizlik de
(verdik). Çünkü o, takva sahibi bir kimse idi.” (Meryem: 19/12-13)
Hz. Yahya (a.s)’m, Kur’ân-i Kerîm’de Zikredilmesi:
Hz. Yahya (a.s)’m
ismi, Kur’ân-ı Kerîm’in; Ali îmrân, En’âm, Meryem ile Enbiyâ Surelerinde olmak
üzere dört yerinde geçmektedir.[1]
Cenab-ı Allah, Hz
Yahya (a.s)’ı çok övmüş ve onu; iyi, takvalı, dürüst ve dosdoğru olmakla
nitelendirmiştir. Yüce Allah, onunla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır;
“Tarafımızdan
ona, kalp yumuşaklığı ve temizlik de (verdik). Çünkü o, takva sahibi bir kimse
idi. Ana-babasma iyilik ederdi. İsyankar bir zorba değildi.[2]
Yüce Allah, Hz. Yahya
(a.s)’a, daha 30 yaşlarında iken peygamberlik verdi. Nitekim Cenab-ı Allah
bununla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
“Henüz daha
olgunluk çağında iken ona, hikmet (pevgam-berlik) verdik. [3]
Yüce Allah, Hz. Yahya
(a.s)’ı; efendi, nefsine hakim ve şehvet ve kötülüklerden uzak kılmıştır.
Nitekim Cenab-ı Allah, bununla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
“Efendi, nefsine
hakim ve salihlerden bir Peygamber olarak Yahya ‘yi müjdeler. [4]
Hz. Yahya (a.s)’m Soyu:
Hz. Yahya (a.s)’m
soyu; Yahya b. Zekeriyyâ b. Dan b.
Müslim b. Sâdûk b.
Huşbân….. şeklinde olup Hz. Davud’un oğlu Hz. Süleyman’a kadar ulaşmaktadır.
Hz. Yahya (a.s), Hz.
Ya’kûb’un oğlu Yehûzâ’nın torunla-nndandır. Araştırmacı soy ehli alimlerine
göre; Hz. Dâvud (a.s), Yehûzâ’nın torunlarındandır.[5]
Hz. Yahya (a.s)’ın Doğumu:
Hz. Yahya, Hz. İsa’dan
üç ay önce doğdu. Muasır olarak uzun müddet birlikte yaşadılar.
Allah’ında müjdelediği
üzere; dürüst, takva sahibi, ve gösterişten uzak olarak büyüdü.
O, gençliğinde çöle
gider ve orada çekirgelerle gıdalanırdı. Çünkü o, Allah’ın kendisine verdiği
basit yiyeceklerle yetinir ve ibadeti çokça yapar, çokça Allah’a yalvarır ve
Allah korkusundan dolayı çokça ağlardı.
Rivayet edildiğine
göre; Mücahid, Hz. Yahya’nın bu durumu ile ilgili olarak şöyle der:
“Hz. Yahya’nın
yiyeceği ot idi. Allah korkusundan o kadar ağlardı ki, eğer gözyaşı gözünün
üzerinde kalsa, elbette onu yakardı.[6]
îbn Asâkir’in şöyle
dediği rivayet edilmiştir: “Bir gün, anne ve babası, Hz. Yahya’yı aramaya
çıktıklarında, onu, Ürdün Gölü yakınında buldular. Yanma vardılar. Onu, Allah’a
karşı olan korku ve ibadet içinde (buldular. Onun bu halini görünce,) onları
şiddetli bir ağlama tuttu.”
Yüce Allah, Hz.
Yahya’ya, olgunluk yaşında hikmet (peygamberlik) verdi. (Tevrat ile ilgili)
şeriatı, şeriatın esaslarını ve hükümlerini öğrenmeye koyuldu. Öyle ki benzeri
bulunmayan ve derin bir alim oldu. Din konusundaki fetvalar ona sorulurdu. 30
yaşma geldiğinde, ona, risalet ve nübüvvet verildi. Yüce Allah, Hz. Yahya’ya
bu konu ile ilgili olarak şöyle hitap etmektedir:
“Ey Yahya! Kitab
(Tevrat) ‘a kuvvetle sarıl’ (dedik). [7]
Hayseme’nin şöyle
dediği rivayet edilmiştir: “Hz. Yahya ile Hz. İsa, teyze çocuklarıydılar.
İsa, yün elbiseler giyerdi. Yahya ise, kıldan dokunmuş elbiseler giyerdi Hiç
birinin ne dinarı, ne dirhemi, ne kölesi, ne cariyesi ve ne de sığınacakları
bir barınakları vardı. Nerde akşam orda sabah yaşayıp giderlerdi.
Birbirlerinden ayrılmak istediklerinde, Yahya;
– ‘Bana tavsiyede bulun!’ deyince, Hz. İsa:
– ‘Asla öfkelenme!’ derdi. Hz. Yahya:
– ‘Ben bunu beceremem’ deyince, Hz. İsa, ona:
– ‘Mal biriktirme ve saklama’ diye tavsiye
etti. Hz. Yahya:
– ‘Bunu, belki yapabilirim’ dedi.[8]
Hz. Yahya (a.s), zühd
hayatı yaşayıp çoğunlukla insanlarda uzak yaşar, çölde gezip dolaşır, ağaçların
yapraklarım yer, nehir sularmda*\çer ye bazı zamanlarda ise çekirge yemek
su-retiyle gıdalanırdı.VBazen kendi kendine: “Ey Yahya! Senden daha çok
nimet içinde kim var?’diye sorardı.[9]
Hz. Yahya (a.s)’ın Daveti:
Hz. Yahya (a.s),
İsrail oğullarını Allah’a davet ediyor ve onlara göklerin krallığının
yaklaşmakta olduğunu müjdeliyordu.
Hz. Yahya’nın davet
metodu, hikmet ve güzel öğütten ibadet-_ emretti..? Bu konu ile ilgili olarak
İmam Ahrned, Resulullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Şüphesiz ki Cenab-ı
Allah, Yahya (peygambere); hem kendisinin amel etmesi ve hem de İsrail
oğullarına da onlarla amel etmelerini emretmesi için beş direktifi vahyetti.
Fakat o, bunu yapmakta gecikince, İsa, ona:
– ‘Senin, kendileriyle amel etmen ve kendileriyle
amel etmeleri için de İsrail oğullarına emir vermekle emrolunduğun beş
direktif var. Bunları, ya tebliğ et ya da ben, bunları, İsrail oğullarına
tebliğ edeceğim’ dedi. Yahya:
– ‘Kardeşim! Eğer sen, benden daha önce
tebligatta bulunursan, azablandırılmaktan ya da yere batırılmaktan korkarım’
dedi.
Ravi (devamla) derki:
‘Bunun üzerine Yahya, İsrail oğullarını, Beytü’l-Makdis’te topladı. Mescid,
İsrail oğullarıyla tıklım tıklım doldu. Kendisi minbere çıkarak Allah’a hamdü
senada bulunduktan sonra:
‘Onur ve üstünlük
sahibi Yüce Allah, bana, beş direktif vahyetti ki, onlarla, hem ben amel edeyim
ve hem de sizin onlarla amel etmeniz için size emir vereyim’ dedi.
Birincisi:
‘Allah’a kulluk edesiniz ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmayasmız. Allah’tan
başkasına kulluk edip başka şeyleri O’na ortak koşanın durumu şuna benzer:’Bir
kimse, kendi öz malından altın ya da gümüş para vererek bir köle satın alır; bu
köle, çalışıp elde ettiği kazancı efendisinden başkasına verirse Allah’tan
başkasına ibadet eden ve O’na başka varlıkları ortak koşan kimse gibi olur.
Hangi birinizin kölesinin böyle olması hoşunuza gider? Cenab-ı Allah, sizi
yarattı ve size rızık verdi. Siz de, O’na kulluk edin ve hiçbir şeyi O’na ortak
koşmayın!
İkincisi:
Size, namaz kılmanızı emrediyorum. Çünkü Cenab-ı Allah, başka tarafa yönelip
iltifat etmeyen kulunun yüzüne karşı yüzünü diker ve ona bakar. Siz de namaz
kılarken başka tarafa yönelmeyin ve bakmayın.
Üçüncüsü:
Size oruç tutmanızı da emrediyorum. Cenab-ı Allah, oruç tutan kimseyi, yanında
miskten bir torbacığı bulunan kimseye benzetmiştir, Oruç tutan herkesin kuşağı
altında bu miskten torbacığm içindeki koku hissedilir. Oruçlunun ağız kokusu,
Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.
Dördüncüsü:
Size Sadaka vermenizi de emrediyorum. Sadaka veren kimse, düşman tarafından
tutsak edilen, eli ensesine bağlanan ve boynu vurulmak üzere ortaya getirilen
kimseye benzer. Bu kimse, düşmanlarına: ‘Beni salı vermeniz için size fidye
versem ne dersiniz?’ der.
Böyle dedikten sonra
az ya da çok miktarda fidye vererek kendisini tutsaklıktan kurtarır.
Beşincisi:
Size, onur ve üstünlük sahibi Allah’ı çokça anmanızı da emrediyorum. Allah’ı
çokça anan kimse, düşman tarafından süratle takip edilip kovalanan ve sağlam
bir kaleye sığman bir kimseye benzer. Kul da, onur ve üstünlük sahibi Allah’ı
anmakta iken şeytana karşı sağlam bir kaleye sığınmış
olur.[10]
Ehli Kitaba Göre Vaftizin Anlamı:
Hıristiyan din
bilginleri; Hz. Yahya’yı, “Yûhannâ” diye adlandırmışlar ve onu,
“Vaftizci” (Muammedân) diye lakaplandırmışlardır.[11]
Çünkü Hz. Yahya, Hıristiyanlarca yapılan vaftiz işini üstlenmişti. Bu,
günahlardan tevbe etmek için suyla yıkanılıp takdis etme işidir…
Hz. Yahya, Ürdün
çevresinde peygamberliğini açıklayıp insanları (günahlarından arınmak için)
tevbe etmeye çağırdı. Bunun üzerine Kudüs halkı ile Ürdün’e yakın kasaba halkı,
Hz. Yahya’nın yanına geldi. Hz. Yahya, onları, nehirde vaftiz edip onlara,
göklerin krallığının yaklaşmakta olduğunu haber verdi.
Hz. Yahya, Hz. İsa’yı
Ürdün nehrinde vaftiz edip takdis .etti. O sırada Hz. İsa, 33 yaşında idi;
Yahudiler, Hz. Yahya’ya:
– ‘Bu, (o beklenilen) Mesih[12]midir?’
diye sordular. Hz. Yahya’da:
– ‘Hayır’ diye cevap verdi. Bunun üzerine
Yahudiler:
– ‘Peki o, Peygamber midir?’ diye tekrar
sordular. Hz, Yahya:
– ‘Hayır’ dedi. Yahudiler:
O halde Mesih ve
Peygamber olmayan birisini niçin vaftiz yaptın?’ diye sordular. Hz. Yahya’da:
– ‘Ben, sadece çölde: ‘Allah’ın yoluna
hazırlanın! Allah’ın Yoluna hazırlanın Allah’ın yolu hedefiniz olsun!’ diye
çağıran bir sesim’ diye cevap[13]
Hz. Yahya Niçin Öldürüldü?:
Tarihçiler, Hz.
Yahya’nın öldürülmesi ile ilgili bir çok sebep naklederler… Bunların en
meşhur olanını, İbn Kesîr rivayet etmiştir. Yine bu rivayeti; Üstad en-Neccâr,
“Kasasu’l-Enbiyâ” adlı kitabında şu şekilde aktarmaktadır:
“Filistin
hükümdarı/valisi Herodes, [14]belalı
ve fasık bir kimse idi. Bunun, erkek kardeşinin ‘Herodya’ adında çok güzel bir
kızı vardı. Kızın amcası, onunla evlenmek istiyordu. Kız ile annesi de, bu
evliliğe razı idiler. Fakat Hz. Yahya, bu evlilik işini Öğrenince, böyle bir
şeyin olamayacağını belirtmişti. Çünkü bu evlilik işi, -Müslümanlara göre
haram olduğu gibi- Ehli kitabın şeriatına göre de haram,idi. Bu nedenle de
kızın annesi, Hz.
Yahya’ya karşı kalbinde kin besleyip onu bir hile ile öldürmeye karar verdi.
Bu sebeple de kızı
Herodya’yı, en güzel bir şekilde süsledi ve en güzel elbiseler giydirdi ve
Herodes’un huzuruna yolladı. Kız, Herodes’un aklım başından çelinceye kadar
dans etti. (Böylece kız, Herodes’u etkisi altına aldı.) Herodes, kıza:
– ‘Dile benden ne dilersen?’ dedi. Herodya,
annesinin, kendisine öğrettiği gibi:
– ‘Şu tabakta, Yahya’nın başını istiyorum’
dedi. Herodes, kızın bu isteğini kabul edip Yahya’nın başının kendisine getirilmesini
emretti. Bunun üzerine Yahya (a.s)’ı, namazda iken öldürdüler ve onu, bir koyun
boğazlar gibi boğazladılar. Daha sonra başını, kanlar içinde tabağa koyarak
Herodes’a getirdiler… Bunun üzerine Herodya’nın, o anda helak olduğunu söylenir.[15]
Bu kıssa, bize; İsrail
oğulları hükümdarlarının zulüm ve haksızlıkta ne kadar ileri gittiklerini göstermektedir.
Çünkü bu hükümdarlar, bir anlık isteklerinden veya dine hürmeti ve semavi
şeriatlara saygısı olmayan cahil, fasık kimselerin arzularını yerine getirme
uğruna peygamberleri öldürmeye ve Salih . kulların kanlarını dökmeye cüret
etmişlerdir. Ne garip bir şey!!
Çünkü İsrail oğulları,
bu kötü âdeti başlatanların ilkidir. Hatta Peygamber öldürmek, onların
sapıklıklarının ve taşkınlıklarının bir alameti ve işareti olmuştur.
Hz. Yahya, Hz.
Zekeriyyâ, Hz. İsa’ya karşı tertiplenen o-laylar ve sayılarını ancak Allah’ın
bildiği peygamberlerin, hem insanlığın ve hem de Allah’ın düşmanları
Yahudilerin ellerinde suçsuz yere kanlan dökülmüştür.
Kur’ân-ı Kerim, bize;
Yahudilerin, yeryüzünde işledikleri suçlan şöyle anlatmaktadır:
Onlar yeryüzünde
bozgunculuğa koşarlar. Allah ise boz-
[16]guncuları sevmez.
Yine Yüce Allah,
Yahudilerin, peygamberleri öldürdüklerini açıklama mahiyetinde şöyle
buyurmaktadır:
“Ne zaman
gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir Peygamber gelmişse ona karşı
büyüklük tasladınız. Size gelen peygamberlerden bir kısmım yalanlarken, bir
kısmını da öldürüyorsunuz. [17]
Yüce Allah bu konuyla
ilgili olarak devamla şöyle buyurmaktadır:
“Yahudilere:
‘Şayet siz, gerçekten inanmıyor idiyseniz, daha önce Allah’ın Peygamberlerini
neden öldürüyordunuz?’ deyiverin.[18]
Yine Yüce Allah bu
konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
“Haksızyere
Peygamberleri öldürenler..[19]
Hz.Yahya’nın
öldürülmesi olayında zorba ve hükümdarın zulmüne karşı çıkan pek çok alimdg
öldürülmüştür. Bunların başında Hz. Yahya’nın babası Hz. Zekeriyyâ gelmektedir.
Daha Önce de geçtiği üzere; bazı tarihçiler, oğlu Hz. Yahya’nın
öldürülmesinden sonra, Hz. Zekeriyyâ’nm testere ile biçilerek Öldürüldüğünü
belirtmişlerdir.
Said b. Müseyyeb’in
şöyle söylediği rivayet edilmiştir: “Buhtu’n-Nasr, Şam’a geldi. Orada Hz.
Yahya’nın fokurdamakta olan kanı ile karşılaştı, bunun nedenini sorunca,
kendisine meseleyi anlattılar. O da, 70.000 kişiyi orada öldürünce, Hz.
Yahya’nın kanı sakinleşip durdu.[20]
.- İşte Hz. Yahya’nın durumu, böyle üzücü bir
şekilde sona ermektedir.
İbn Asâkir, Zeyd b.
Vakid’in şöyle söylediğini rivayet etmiştir: “Onun başı, Şam Mescidi[21]
yapılırken kıble tarafında mihraba yakın olan doğu köşesinde bulunduğunda Hz.
Yahya’nın kafasını gördüm. Derisi ve saçları hiç değişmemişti.[22]
Başka bir rivayette
ise buna şu ilave cümle yapılmıştır: “Sanki henüz yeni öldürülmüş
gibiydi.”
Derim ki: Hz.
Yahya’nın saçının ve derisinin değişmediği ile ilgili durum, garip değildir.
Çünkü Resulullah (s.a.v.) bu konuyla ilgili şöyle buyurmaktadır:
“Allah, toprağa,
peygamberlerin vücudunu yemeyi haram kılmıştır. [23]
Hz. Yahya’nın
öğrencileri, Hz Yahya’nın öldürülmesinden sonra (öldürüldüğü yere) gelip
cesedini aldılar ve gömdüler. Daha sonra Hz. İsa’ya gelip ona Hz. Yahya’nın
öldürüldüğünü anlattılar. Hz. İsa, onun Öldürülmesi olayına çok üzüldü…
Hz. İsa, davetini
açıklayıp insanlara öğüt verdi. Ona, bir çok kişi tabi oldu. Fakat Yahudiler,
onu, ansızın yakalayıp öldürmeyi planladılar. Allah’ta, onu göğe kaldırıp
onların tuzaklarından kurtardı. Bu, Hz. İsa’nın hayatı anlatılırken daha önce
geçmişti.[24]
SONUÇ
Peygamberlerin
hayatlarım, yaşadıkları tarihler soyları a-rasındaki bağları ve davetlerini
detaylı olarak araştıracak kişinin imkan dahilinde aşağıda özetleyeceğimiz
önemli noktalan göz önünde bulundurması gerekmektedir:
1.Allah,
bize; yeryüzüne gönderilen peygamberlerin hepsi hakkında bilgi vermemiştir.
Ancak en önemli ve insanlık tari-‘ hinde büyük iz bırakmış olan peygamberleri
anlattı ki, onlarda; UIu’1-azm ve Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen diğer peygamberlerdir.
Yüce Allah’ın şu sözü buna şöyle işaret etmektedir:
“(Ey Resulüm!)
Gerçekten Biz, senden önce, pek çok Peygamber gönderdik; onlardan bir kısmını
sana haber verdik. Bazısını da, sana haber verip anlatmadık. [25]
2. Yeryüzünde
kendilerine Peygamber gönderilmeyen bir ümmet yoktur. Yüce Allah, her ümmete
mutlaka bir Peygamber göndermiştir. Çünkü Yüce Allah bu konu ile ilgili olarak
şöyle buyurmaktadır:
” Her ümmet
içinde, mutlaka bir uyarıcı (Peygamber) bulunmuştur[26]
Yine Yüce Allah bu
konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
“Biz, her ümmete,
bir Peygamber gönderdik.[27]
3. Hz. Adem
(a.s) ile Hz. Nûh (a.s) arasında 1000 yıl gibi bir fetret devri vardır.
Kur’ân-ı Kerîm, bu fetret döneminde Hz. İdrîs (a.s)’dan başka bir peygamberden
bahsetmem ektedir.
4. Yüce
Allah, bize; Hz. Nûh (a.s)’dan sonra sadece oğlu Şam’ın soyundan gelen
peygamberleri anlatıp diğerlerinden bahsetmemiştir.
5. Hz. İbrahim (a.s), Hz. Nûh (a.s)’dan sonra
olup onun soyundandır. Çünkü Yüce Allah, Saffat Sûresinde bu konu üe ilgili
olarak şöyle buyurmaktadır:
Şüphesiz İbrahim, Nûh
‘un milletindendi. Çünkü İbrahim,
Rabbine, kalbi selimle
geldi.[28]
Hadîd Sûresinde de
geçtiği üzere; Yüce Allah, risalet ile nübüvveti, Hz. Nûh (a.s) ile Hz İbrahim
(a.s)’ın soyuna vermiştir. Çünkü Yüce Allah bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
“And olsunki Biz,
Nuh’u ve İbrahim’i, (Peygamber olarak) gönderdik. Peygamberlik (Nübüvvet) ile
Kitabı da, onların soyuna verdik. Onlardan kimi doğru yoldadır.İçlerinden bir
çoğu da, yoldan sapmışlardır.[29]
7. Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen Peygamberlerin 18
tanesi, Hz. İbrahim (a.s)’ın iki oğlu Hz. İsmâfl (a.s) ile Hz İshâk (a.s)m
soyundandırlar. Sadece Hz.
Lût (a.s), Hz. İbrâhîm (a.s)’m kardeşinin oğludur. Nitekim
Yüce Allah bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
“İbrahim’e,
İshâk’ı ve Ya’k’ûb’u bağışladık. Peygamberliği ve Kitapları, onun soyundan
gelenlere verdik. Onu, dün ya da mükafatlandırdık. Şüphesiz o, ahirette de
salihler (zümresindendir[30]
8. Hz.
İsmâîl (a.s), Mekke’de doğup büyüdü. Bir Arap kabilesi olan Cürhüm
kabilesinden birisiyle evlendi. Onun soyundan, peygamberliğin kendisiyle son
bulduğu, önceki ve
sonrakilerin en üstünü
olan son Peygamber “Hz. MUHAM-MED (S.A.V)” geldi.
9. Hz. İshâk
(a.s), Şam toprakları (içerisinde yer alan Filistin’de doğup büyüdü. İs/Ays ve
Ya’k’ûb adında iki oğlu oldu. İs/Ays’m soyundan, Hz. Eyyûb (a.s) ile oğlu
Zütkifl Peygamber oldu.
Kendisine
“İsrail” de denilen Hz. Ya’k’ûb (a.s)’ın, İsrail oğullarının
kabilelerini oluşturan 12 tane oğlu vardı. Daha önce de kaydettiğimiz üzere;
İsrail oğullarına gönderilen peygamberlerin hepsi, Hz. Ya’k’ûb (a.s)’m
soyundandır.
10. Kur’an’da adı geçen “Esbat”, Hz. Ya’k’ûb
(a.s)’m çocuklarıdır.
Peygamberlik, onlar arasında
şu şekilde ortaya çıkmıştır:
a. Hz. Ya’k’ûb (a.s)’in Lavi adlı oğlunun soyundan; Hz.
Mûsâ, Hz. Hârûn, Hz. İlyâs, Hz. Elyesa’ Peygamber olarak gelmiştir.
b. Yahuza
adlı oğlunun soyundan ise; Hz. Davûd, Hz. Süleyman, Hz. Zekeriyyâ, Hz. Yahya,
Hz. İsa Peygamber olarak gelmiştir.
c. Bünyamin adlı oğlunun soyundan ise; Hz. Yûnus
Peygamber olarak gelmiştir.
Yine de doğruyu en iyi
bilen Cenab-ı Allah’tır.
Bu kitap, Allah’ın
yardımıyla tamamlandı. Duamızın sonu; hamd. alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.
Salat ve selam, Efendimiz Hz. Muhammed
(s.av.)’e, aile halkına
ve. sahabilerinin üzerine olsun.[31]
[1] Bununla ilgili olarak b.k.z: Âl-i İmrân: 3/39; En’âm:
6/85; Meryem: 19/7, 12: Enbiyâ: 21/90 (ç)
[2] Meryem: 19/13-14
[3] Meryem: 19/12
[4] AI-iİmrân:3/39
Muhammed Ali Sâbûnî,
Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 687-688.
[5] İbn Asâkir, Tehzib, 5/38 ibn sad, Tabakât, 1/55 (ç)
Muhammed Ali Sâbûnî,
Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 688.
[6] İbn Kesîr, el-Bidâye, 2/54 (ç)
[7] Meryem: 19/12
[8] İbn Kesîr, el-Bidâye ve:n-Nihâye. 2/52
[9] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen
Yayınları: 688-690.
[10] Tirmizî, Edeb 78; Müsned: 5/244
Muhammed Ali Sâbûnî,
Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 690-692.
[11] Hz. Yahya’nın, insanları vaftiz ettiğine dair bilgi,
Matta İncilinin çeşitli yerlerinden geçmektedir.
[12] İsrail oğulları, 3 peygamberin gelmesini
bekliyorlardı. Bunlar, şunlardır: 1.Tekrar geleceğini zannettikleri
“İlya,” 2. Mesih İsa, 3. Herkesin bildiği ve kend-lerinİn de “O
Peygamber” diye bahsettiği Peygamber.
[13] Üstad Abdurrahman Habenneke, el-Akidetü’1-İslamiyye,
s. 216
Muhammed Ali Sâbûnî,
Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 692-693.
[14] Romalılar, genellikle fethettikleri yerlere, yerli
vali ve hükümdar atama eğriminde oldukları için Filistin’de kendilerine tabi
olan yerlilerden oluşmuş bir devlet kurulmasına izin verdiler. Bu devlet, M.Ö.
40 yılında son derece akıllı ve seki olan Herodes adlı bir Yahudinin eline
geçti. Aynı kişi, tarihe, “BüyükHerodes” adıyla geçmiştir. Herodes,
iktidara sahip olduktan sonra aldığı çeşitli akıllı tedbirler ve izlediği
dirayetli siyaset sayesinde Yahudi devi etinin,s ınırlannı benzeri görülmemiş
bir şekilde genişletti. Öyle ki M.Ö. 40’tan M.Ö. 4’e kadar bütün Filistin ve
Ü-dün’ün büyük bir bölümüne hakim oldu. Herodes, bir yandan dini lider ve din
a-damlarını himaye ederek Yahûdiferin desteklerini kazandı, diğer yandan da
Roma kültür ve medeniyetini yayarak Roma İmparatorluğunu da memnun etti. Fakat
Yahudiler, siyaset ve devlette söz sahibi olmalarına rağmen din, ahlak ve
maneviyat açısından büyük kayıplara uğradılar. Hz İsa’yı Öldürmek isteyen
Heredos bu büyük Heredos’tur. Hz. Yahya’yı şehit eden ise onun torunu olan
Heredos olmuştur. Herodes’tan sonra devlet, 3’e bölündü, (ç)
[15] Üstad en-Neccâr, Kasasu’l-Enbiyâ, s. 369
[16] Maide: 5/64
[17] Bakara: 2/87
[18] Bakara: 2/91
[19] Â1 i-imrân:3/21
[20] İbn Kesîr, el-Bidaye, 2/55 (ç)
[21] Şam Mescidi (Camiî), Emeviler döneminde zamanın
hükümdarı Abdulmelik b. Mervan döneminde başlanıp Veîid döneminde bitirilmiştir
[22] İbn Kesîr, el-Bidaye, 2/55 (ç)
[23] Ebu Dâvud, Salat 201, Vitr 26; Nesâî, Curna 5; İbn
Mâce, İkame 79, Cenaİz 65; Darirnî, Salat 206; Müsned: 4/8; Îbnü’l-Esîr,
el-Camitrl-Usul, 9/265
[24] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen
Yayınları: 693-696.
[25] Mü’min: 40/78
[26] Fatır 35/24
[27] Nahl: 16/36
[28] Saffat: 37/83-84
[29] Hadîd: 57/26
[30] Ankebût: 29/27
[31] Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen
Yayınları: 697-699.